26 Nisan 2022 Salı

Geçmiş Değerlendirme Raporu

Geçen onca yılın ardından yetişkinlik sancılarımın altında hayatımı gözden geçirirken burda buldum kendimi. Eski fotoğraflara bakmaktan daha derin bir şey hissettirdi. Fotoğraflar bilirsiniz bi tatlı hazırlık, ufak tebessüm bekler.Ama yazmak benim için hep hazırlıksız, gelişigüzeldi. 

Geride kalan onca zamana, yazdıklarıma baktım ve biraz yabancıladım kendimi. Ben miydim bu içini döken diye düşündüm.Kendimi sandığımdan da cesaretli buldum. Halbuki hep korkaklıkla suçlanırdım içten içe. İçimdeki mırıltıları sese dönüştürmek yerine oralarda bi yerde bekletmek değiştirdi belki de beni.Duyulmayı isteyen o mırıltıları içimin duvarlarında soğurduğumdan kendi sesimi tanıyamadım. Rastgele bir kayıtta dinleyip yadırgamamız gibi bir his.

Ama bununla kalmadığını biliyorum aslında. Dünyaya baktığım o romantik çerçeveyi değiştirdim. İlgilerim heveslerim değişti. Bazı umutları hayat aldı benden bazılarından bizzat kendim vazgeçtim. Önceleri içimi kıpırdatanlar bayağı gelmeye başladı.Bitmeyen pozitif enerjim ,dünyayı sevme çabam kendime samimiyetsiz görünmeye başladı ve en sonunda sanıyorum ki azalarak bitti. Ama tüm bunları bir dışardan göz farkedebilir miydi derseniz orasını pek tahmin edemiyorum. Sanki olağan akış ve içimin arasındaki uçurum açıldı ve ben akışta iyi bir doğaçlamacıydım. Olanı bozmadan olduğu gibi devam ettirmeyi öğrendim.

Olan her şey bir sancı değişiyorum, dönüşüyorum. Kendimin en iyi hali olabilmek istiyorum. Bir his kalsın benden geriye ve bu gülümsetsin istiyorum. Galiba bir tek bunu değiştiremiyorum.

24 Aralık 2018 Pazartesi

“Sırf başlayıp bitirebildiğim bir hikayem olsun diye “


“Sırf başlayıp bitirebildiğim bir hikayem olsun diye.
Bıktım ardımda yarım kalmış hikayeler taşımaktan.
Çünkü bizzat ben yarım kalmış bir niyetim”

2019’a sayılı günler var.Bir senedir yazmak gelmemiş içimden.Burayı neden açtım hatırlamıyorum ama neden silmediğimi biliyorum.Çünkü ilk bu cümleyi yazdım” ..insan bırakıp gideceği hiçbir şeyin gerçekten sahibi olmamış.”

Yarım kalmış niyetlerim, sahip çıkılmamış hayallerim,başaramadığım denemelerim bir köşede kalmasın istiyorum.

Neden bu kadar anlaşılmak istediğimi anlamak istiyorum.

Kabullenmek istiyorum , kendimi olduğum halimle her şeyimle sevmek istiyorum. Kendimi sevdirmek zorunda hissetmemek istiyorum.Hata da yapabilirsin saçma da davranabilirsin pişman da olabilirsin ama yine de bu sensin bu senden o kadar da çok şey götürmez demek istiyorum kendime.

Daha az bilmek istiyorum ; Kim kime ne demiş ? kime nasıl bakmış  ? 

Daha çok bilmek istiyorum : Şu şehir nasıldır, bu dans nasıl edilir, şu şarkı hangi tondan söylenir,klinikte ne yapılır, uçmak nasıldır,..

Bir gün benim bir bildiğim var demek ve bunun ardını doldurabilmiş olmak  istiyorum.



1 Ocak 2018 Pazartesi

2018 Bekletileri

2 Ocak 01:43

Beklenti içinde olmamak mümkün mü ? İnsan insana hep muhtaç mı ?  Bi insanı tanımak gerçekten zor mu ?  Her defasında kendini anlatmaya çalışmak zavallılık mı ? Kırılan hep kırar mı ? Herkes kendi kendine benim kadar konuşur mu ? 

Nedense zaman zaman  en olmadık şeylere şaşırırken bulurum kendimi. Her gün gördüğüm şeyleri an gelir zihnim kavrayamaz, anlamlandıramaz. Bu gece uykuyu düşünüyorum. Daha doğrusu bir huzursuzluğun bizi nasıl uykusuz bırakabildiğini . Düşündükçe uyuyabiliyor olmak bile hayret verici gelmeye başlıyor . Sonra düşünebilmek diyorum neden bu kadar elimizde değil. Karar veriyorum şu dünyadaki en güçlü kişi düşüncelerini kontrol edebilendir . Yok yok şimdi anlıyorum zor olan duygular . Bir kere hissettiğinde o hissi gönül hafızandan silemiyosun. Üstelik duyguyu hatırlamak da çok garip şey o an güldüysen yine gülüyosun için burkulmuşsa yine burkuluyor acımasız birine döndürmüşse seni o his yine acımasız oluyosun . Düşünceler , o düşüncenin sana yaptırdıkları değişiyo ama duygular böyle değil gibi sanki bilmiyorum. Duygulara bu kadar sahip çıkmak iyi mi kötü mü karar veremiyorum. Saat 02:10 yine her şey cevapsız yine kendimle konuşmuş olarak kendimle kalakalıyorum.

2 Ocak 2017 Pazartesi

Zaman Beklemez

Gözlerimi kapattım. İşte derin bir nefes.Yepyeni bir an yaşanmayı bekliyor. Her şeyin bir saniye öncesiyle aynı olduğunu kim iddia edebilir ki. Anlar dakikaları günleri, günler seni çevreni ve sonunda tüm evreni değiştiriyor. Bilinçli yahut bilinçsiz her şey eskinin pasından kurtulma derdinde. Bir yerlerde yılan ırkının tamamı eski derilerinden kurtulmak üzere.

Öyle  bir  hal ki tüm bu hareketin ortasında referans noktası ilan edilmişsin gibi. Değişememek laneti bu olsa gerek. Yahut bir tür kabullenemeyiş, seni sen yapan her şeyin eskide olduğuna aldanış.  Adına ne demek isterseniz.

Başlarda sokakta eski bir aile dostuna rastlarsın çenenden okşayıp hiç değişmediğine dair peş peşe cümleler sıralanır sadece birazcık büyümüşsündür -ki oda karşı konulamayan biyolojik gelişimedir-. Seneler geçer ama birileri hep aynı kaldığını hatırlatır durur. Başlarda kulağa hoş gelir sonuçta kendin kalabilmek gibi afilli sözcükler edilmiyor mu hal için ama sonra herkesin değişen dünyaya uyumlu varlıklar haline geldiğine şahit olmuşsundur. Senin kendi yerini koruman ilelebet aynı pozisyonda kalacağının güvencesini veremez. Çünkü ayaklarının altında dönüp duran şey Dünya’nın ta kendisidir.


Kendi özünden kendi köklerinden yeni bir gövde üretebilmenin sancılı süreci hakkında pek de bilgi sahibi olduğun söylenemez. Ama farklı derelerin suları sularken artık seni alıştığın sulara bakmaktan boynu bükülmüş bir dal olmayı hak etmiyorsun.

27 Kasım 2016 Pazar

Kendime Birtakım Nasihatler

  Canı yandığında iki türlü ağlayan çocuk vardır hani birisi hemen o an kendini bırakan diğeri dişlerini sıkıp anne-babasının yanına gidip onları gördüğü an gözyaşlarını koyveren. Ben ikincisi gibi bir çocuktum ne yazık ki. Ne yazık ki diyorum çünkü bazı hisleri saklamayı alışkanlık haline getirince bir daha aşikar edemeyecekmiş gibi oluyorsunuz. Hele ki yanlarında kendinizi koyvereceğiniz insanlar uzaktaysa...
  Sevdiklerinden erken ayrı düşmüş biri olarak tatlı tatlı naz yapmak bana uzak kalmış gibi hissediyorum ve bu sebepten de kalbimin başka insanlara olan merhametinin de adım adım azaldığı fark ediyorum. İnsanları yargılarken acımasızlaştığımı hissediyorum. Zorlukları karşılaştırma hatasına düşüp ben neler nelerden sağ çıktım deme gafletine düşüyorum. Çünkü insan ufakcık tepeleri aştığında bir an Everest'e dahi tırmanabileceğini sanıyor.Halbuki çoğumuzun gündelik dertlerini nimet diyerek öpüp baş üstünde bekletenler de var. 
Kendime Not : Kendini gözünde öyle çok büyütmemeli. Kimsenin hissettilerini hafife almamalı.

14 Kasım 2016 Pazartesi

Kalmayana Dek

Hani böyle an gelir ve içindeki dipsiz kuyuya dünyaları koysan dolduramayacağını farkedersin. Hakkı yok kimsenin kimseyi böyle eksik bırakmaya.
 
 Çok dikkatsiz ilişkiler yaşıyoruz.Farkında olmadan birer birer içimizden bir şeyleri kaybediyoruz.Ve kaybettikçe saklamak için hep yama olduğu belli olacak parçalar dikiyoruz ruhumuza.Kimsenin hakkı yok insanı böyle fazlalıklarla elsiz kolsuz bırakmaya.
 
 Bir bakış bile harcanıyormuş anladım.İnsan yol boyu fütursuzca açmış papatyaların hepsine aynı içtenlikle gülümseyemiyormuş. Her dokunuş gıdıklamıyormuş insanın kalbini.Bir yerden sonra hissetmiyormuş insan ellerine dikenler batsa bile.

 Eksilerek, sakladıkça gizledikçe aşikar olarak ve hissizleşerek devam ediyoruz ta ki biz diye bir şey kalmayana dek..