27 Kasım 2016 Pazar

Kendime Birtakım Nasihatler

  Canı yandığında iki türlü ağlayan çocuk vardır hani birisi hemen o an kendini bırakan diğeri dişlerini sıkıp anne-babasının yanına gidip onları gördüğü an gözyaşlarını koyveren. Ben ikincisi gibi bir çocuktum ne yazık ki. Ne yazık ki diyorum çünkü bazı hisleri saklamayı alışkanlık haline getirince bir daha aşikar edemeyecekmiş gibi oluyorsunuz. Hele ki yanlarında kendinizi koyvereceğiniz insanlar uzaktaysa...
  Sevdiklerinden erken ayrı düşmüş biri olarak tatlı tatlı naz yapmak bana uzak kalmış gibi hissediyorum ve bu sebepten de kalbimin başka insanlara olan merhametinin de adım adım azaldığı fark ediyorum. İnsanları yargılarken acımasızlaştığımı hissediyorum. Zorlukları karşılaştırma hatasına düşüp ben neler nelerden sağ çıktım deme gafletine düşüyorum. Çünkü insan ufakcık tepeleri aştığında bir an Everest'e dahi tırmanabileceğini sanıyor.Halbuki çoğumuzun gündelik dertlerini nimet diyerek öpüp baş üstünde bekletenler de var. 
Kendime Not : Kendini gözünde öyle çok büyütmemeli. Kimsenin hissettilerini hafife almamalı.

14 Kasım 2016 Pazartesi

Kalmayana Dek

Hani böyle an gelir ve içindeki dipsiz kuyuya dünyaları koysan dolduramayacağını farkedersin. Hakkı yok kimsenin kimseyi böyle eksik bırakmaya.
 
 Çok dikkatsiz ilişkiler yaşıyoruz.Farkında olmadan birer birer içimizden bir şeyleri kaybediyoruz.Ve kaybettikçe saklamak için hep yama olduğu belli olacak parçalar dikiyoruz ruhumuza.Kimsenin hakkı yok insanı böyle fazlalıklarla elsiz kolsuz bırakmaya.
 
 Bir bakış bile harcanıyormuş anladım.İnsan yol boyu fütursuzca açmış papatyaların hepsine aynı içtenlikle gülümseyemiyormuş. Her dokunuş gıdıklamıyormuş insanın kalbini.Bir yerden sonra hissetmiyormuş insan ellerine dikenler batsa bile.

 Eksilerek, sakladıkça gizledikçe aşikar olarak ve hissizleşerek devam ediyoruz ta ki biz diye bir şey kalmayana dek..